Herkese tekrar merhabalar :) Aslında buraya son yazımda dediğim konulardan biri hakkında yazacaktım da teknik arızadan dolayı şu an yazamıyorum.İşin aslı cağnım telefonum pazar akşamı kendi kendini infilak etti.Bi kapanmalar açılmamalar bağırıp ötmeler. Dedik ailecek ,bu patlayacak sanırım. Naptım nettim çözüm yok ! Yarısı gün servis yolcusu kalmasın efenim .Yanarım yanarım fotoğraflarıma yanarım . Servis ücretim tulu gelince yaptırmadım zaten,geçen yıl da aynı sorun olmuştu da garantiden halledivermiştik peeeh..Neyse ,fotoğraflarım yoksa yazım da yok canlarım ,yastayım kimse bilmiyoooor dırırım...
Eee durum böyleyken bir de plannerımı oluşturmuşken kitaplarım kurtarıcım sanırım.Bu ara biten bitene.Bunlardan biri de şu meşhuuur filli kitapçık. Adını hep duyduğum ama hiç okumadığım..'Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır'..Adını duyduğunuzda sizin de aklınızda fikir baloncukları oluşmadı mı?Oluşmadı diyorsanız tamam, o da kabul.Yazarımız kitabın ilerleyen kısımlarında işin aslını açıklıyor zaten.Burdan bu kitabı okumama vesile olan herkesçiklere teşekkürlerimi borç bilir, yazıma devam ederim.
Şöyleki ,kitabı okumaya başlar başlamaz her sayfanın her cümlesinin altını çizmek istiyorsunuz.-Normalde kitapları çizmeyi pek sevmem ama kendisi okuma halkamızın parçası olması ve daha sonra tahlili olması sebebiyle belli başlı yerleri zaten çizecektim.-Baktım başa çıkmaz hiç ellemedim .Zaten metrodayım dağılsam toparlanamayacağım bir türlü ,hiç kaleme girmeyeyim diyorum.Her cümle her hikaye insanı bi silkiyor ,gaza getiriyor tabiri caizse.Kitap bittikten sonra enerjiniz tavan yapıyor , o an sanki dünyayı kurtaracak gücümüz var , niye ? Çünkü o an inandık anlık gelen o Roma'yı da yakarım 3 gün sonra ..koca bir puff. Konumuz bu değil pek tabi ama keşke daha uzun sürse bu hislerimiz.Dünya daha güzel olmaz mıydı? Gülümseyin diyor daha çok gülümseyin , merhaba deyin .Biz ki kendi sınıfımızdaki insanlara dahi günaydın demekten çekinenler.Yine metroda okumuşum kitabı.İneceğim durağa geldim.Ben de gazı bir almışım.Fiyuu .. Diyorum gülücem ,merhaba diycem falan ..Sonra ne yaptım hatırlamıyorum haha Ama uzun vadeye yayabildiğimi söyleyemem size sanırım.İş konuşmaya geldi mi çok başarılı değilim, ha yazma konusunda da iddiam yok ama en azından daha rahat kullanıyorum bunu.Dinleyiciliğimle çok az övünebilirim ama ciddili çok az ..Demeyin sonra enaniyet tavan .
Aaa diyen de yok ki bana ,konuyu nereye getiriyorsun .E ben de yazıp duruyorum .Heh ..Ahmet Şerif İzgören..Avucunuzdaki Kelebek..Yıllaaar yıllar önce nereden duydum hatırlamıyorum , ablam anlatmıştı sanırım.Meşhur İzgören hikayelerinden biri.. Hocamız üniversitede sınav yapıyor ,ama bir soru var ki ,herkes şok , okuldaki görevlilerimizden birinin ismini istiyor soru.Çok etkilendiğimi hatırlıyorum .Ne zaman anımsasam herkesle tanış olmak gerek diye düşünüyorum.-Tanıdığım her insanın hayatımda belli bir değeri olduğuna inanıyorum , kimseyi boş yere tanımamışımdır ,yani bana göre öyle-. Ama gel geleleim yine ne tüm kitabı okumuşluğum ne de o videoları izlemişliğim var .En ufak kısmı bile etkiliyor işte.Ha bu arada Trabzon'da bulunduğumuz otobüste de açmışlardı sanırım bi ara .
Eveet yine Trabzon anılarımı sıkıştırıyorum aralara .Bana kocaman tebrik .Sağ olun ,var olun !Kitabın burası iyi bursı böyle diyemiyorum size canlarım , başlı başına her bölümü bir ders .Otururusanız-ki inanın başından kaldırtmıyor - bir gecede şıp diye bitiverir.Ne zaman sıkkın bitkin hissedersem okuyayım diyorum .Kişisel gelişim kitaplarının en sevdiğim özelliğidir o geçici de olsa bulduğumuz güç!Hepimizin o gücü bulup ,daimi olarak hayatımıza yerleştirmemiz dileğiyle !Hayatta hep yüzünüz gülsün ,gülmekten korkmayın !Ne diyor kitapta ,çok gülenlere nasıl bakılıyor ama esas somurtanların geneli ruhsal bozukluklara sahip ! :) -Lisede sürekli güldüğümüz için sınıfça mimlenmiş bir arkadaş grubum var idi ,güzel idi - :)) Neyse efenim ,sağlıcakla kalın ,selocanla kalııın :)
Not : Uzattıkça uzatıyorum farkındayım lakin kitabı elime tekrar alıpaçmaya üşenen ben ,aklımda kaldığı kadarını aktarmış olup bazı alıntılarımda eksiklik ,yakın anlamlılık sergilemişsem affola ,öpüldünüz!
9 Aralık 2016 Cuma
27 Kasım 2016 Pazar
My Planner- Planlayıcım
Bildiğiniz üzre kasımda aşk başkadır sözünü biz oğrenciler vizelere armağan ediyoruz.Hele bir de şu son gece sabahlamaları yok mu ? Her seferinde bundan sonra günü gününe çalışacağım yalanını burunlarımızı uzata uzata gündeme getiriyor.Lakin bu sefer durumlar farklı, son geceyle artık cidden bir şeyler elde edilemiyor.Oturdum kendi kendime günlük neler yapmalıyım diye düşündüm.-işin aslı vize haftası diğer mağdur dostlarımla düşündük ve vizelerden sonra ciddili uygulamaya koyma kararı aldik-.Neyse efenim,ben tabii bu instagram da süslü püslü plannerları görüyorum ama bende nerde o iş.Olsundu azmetmiştim.#crafingeek i bilen arkadaşlarımız vardır.Öncelikle kendi defterimi kendi yapmak istedim.Malzemeler:kağıt,karton,iğne,iplik..ve tatatataaam defterimiz hazır.
Neyse ,sonra geldi sıra kapağına...Burda sevgili google çok işimize yariyor tabii ama pinterest sitesinde planner olarak arattiğınızda sizi sürüyle şey karşılayacak.Ben ordan yararlandım.
Sonra başladım ayırmaya.Önceliğimiz kitap okumak! Günde en az 10 sayfa olarak ayarladım ama bu sadece alt limit.Bana fikir veren videoyu buraya bırakıyorum.Bi tık alayım.Kendisi Seinfeld diyerek bile etkilemiş olabilir.Ps:2.sezondayım daha 😅
Eveet yazımı mobilden yazdığım için bulanık bir fotoğraf koymuşum sanırım.Sol sayfada vizelerin acısından otürü ders çalışma var ve düzenimi oturtabilmek adına sabahları erken kalkma çabalarımı görüyorsunuz.
Kore dizilerini izliyorum tamam ama Ingilizce'yi boşladığımızı farkedince listede yerini almayı bildi kerata!Vee cağnım boşladığım blogum😅ilk haftalık yazımı da bırakıyorum buraya!Saat 12 yi 25 dakika önce geçti ama yazmaya 00.00dan önce başladığım için geçen haftanın yazısına tutuyorum.
Bu hafta bazı eksiklerim oldu ama onlarla ilgili de yazı gelir elbet.Spo vereyim miiiii?Cuma günkü İstanbul maceramız ve cumartesi günkü Çatı Katı kızımız Duygu Demir'in imza günü etkinliğinden bahsediciğim.O zamaaaaan hadi görüşürüz.Kendinize ipiyi bakın.Allah'a emanet olun.Artık sık sık görüşürüz inşaAllah😇😇😇Beni bekleyin olar mıı🙈🙈🙈
Etiketler:
birtutamuzakdoğu,
bkmkitabevi,
çatı katı edebiyatı,
didem duygu demir,
duygu_dd,
herşeydenbirfiske,
İstanbul,
koredekiçatıkatımdansesleniyorum,
pinterest,
planlayıcı,
planner,
Türkiye
22 Ağustos 2016 Pazartesi
KORE'DEKİ ÇATI KATIMDAN SESLENİYORUM DİDEM DUYGU DEMİR~~~İMZA GÜNÜ
Herkese merhabaaaaa^^ Taslaklarımı -sonunda- tamamlamaya karar verdiğimi söylemiştim .Açıkçası bu postu yaklaşık bir ay önce yazmış olmalıydım sanırım.Ben ve benim gibi Kore'ye ilgisi bulunan arkadaşalarımın çoğunun takip ettiği bir isim Duygu abla .Yakın bir zamanda da kitabı çıktı ki duyurusu yapıldığından beri beklediğim doğrudur. Esas imza günlerini duyduğumda selo şok, selo iptal ... Bursa mı yazıyor orda ? Yanlış okumuyorum değil mi? Ama ne zaman ki.. Bursa imza gününü gören ben hemen kitabı sipariş ettim ,henüz ön sipraişti ve ne zaman gelirdi bilmiyordum ,işin öbür tarafı Bursa'da değil oraya yaklaşık 1 saatlik olan yazlık bir beldedeydim ve ne zaman dönerdim bilinmiyordu-evde kimse olmadığı için kargoyu babaannemin adresine vermiştik-.Sonra imza gününün tarihi açıklandı.24 temmuz Bursa..22 temmuzda ablişkomun doktor randevusu için Bursa'ya dönecektik ki haftasonnunda evimde olmama engel kalmamıştı.Tadından yenmeyecek bir başka şey ise imza gününün yapılacağı kitabevinin evime 5-10 dakika mesafede olmasıydı...
İmza gününden bir gün önce kargo babaanneme ulaşmıştı ve ben gidip ondan almak durumundaydım.Eve dönüş yolunda heyecanla açtım kargomu .Önce evirdim çevirdim ,sadece inceledim. Sonra açtm kapağını ve okumaya başladım.Bir sayfayı çevirirken diğerinin gelişini bekledim.Anlatım tarzına zaten alışıktık.Çatı katı edebiyatını facebook üzerinden takip etmeyen var mıydı? :)) Neyse tatlı patateslerim ,Duygu ablanın macerasına ortak olma zamanıydı ve artık çoğu sorunun cevabını kitaptan alıyorduk. Yeri geldi ağladım ,yeri geldi çok güldüm , bazen kitaptaki Duygu için üzüldüm bazen de işte bu ben dedim.Aslında her türlü hissi alabilmeniz mümkün kitapta .Belki daha önce böyle bir kişinin varlığındna haberdar olmadna kitabı okusaydım farklı olan ne olurdu diye düşünmedim değil .Öyle böyle derken yarısı gün imza günü olmasına rağmen kitabı bitirememiş olmanın acısı vardı lakin olsundu , yarısından fazla bitmemiş miydi?
Gelelim imza gününe! Kitabevine ilk girdiğimde elinde kitap olan ya da bu etkinlikten bahseden insanlar aradı gözüm . Yukarı kata çıktığımda bulmuştum da. Hemen gidip ' siz de mi imza günü için gelmiştiniz?' diye soruverdim ve o an aradığım insanları buldum.Saat ilerledikçe elinde kitabıyla gelenler artmaya başladı. Aslında instagram yorumlarında keşke gelebilseydim , gelemiyorum , kaçırdım gibi yorumları okuyunca bir an çok kişi gelecek diye korktum , az kişiyle güzel olabilirdi belki ,daha fazla zama ayırabilirdi her gelene lakin ,ne kadar çok okur o kadar çok mutluluktur diye düşünüyorum bir yazar için ^^ Beklediğim olmadı ve çok olmasa da kalabalığımız vardı . Duygu abla birazcık gecikmişti sanrım ama çok da önemli değildi.Eşyalarını bırakıp üstünü değiştirmeye çıktı yukarı. Aşagı indiğinde herkese el sallarken merhabalar hoşgeldinler duyuldu.Arkalarda olmadığımıza sevinmeliydi. Çünkü herkesin fotoğraf çekilme ve muhabbet etme süresi azımsanamazdı. Sıra bana geldiğinde ne konuşacağımı bilemedim . Şu anda zaten kelimesi kelimesine hatırlayamıyorum belki ama orası da bende kalsın .Özel bir şey değil lakin kalıversin canım , nasıl toparlasam bilemedim. Yukardaki fotoğrafı da önümdeki arkadaşın fotoğrafını çekerken gülerek söylenen 'beni de çek ' cümlesini duyunca çekivermiştim.
Korece biliyor musun du sanırım soru. Yeni yeni başladığımdan behsedince o zaman 'saranghae' kelimesini gördüm kitabımda.
Herkese sorduğu sorular , verdiği tavsiyeler ve cesaretlendirmeleri çok tatlıydı.Bir de kocaman bir abla sarılması..İki arkadaş imzanın bitimine kadar beklediğimiz doğrudur. Bu cesareti de diğer bekleyen gruptan almıştık tabi.Son dakika sorulan sorular vesaire oldukça ilgilenmişti lakin arkadaşları da onun için bekliyorlardı. Son vedayı edip hoşça kal dedik.
Bu arada kitabın sonundaki 'devam edecek' kısmısı- kitabı bitirmeden sonuna baktığım da doğrudur-^.^ İkinci kitap çıkacak mı soruları da sorulmuştu ve aslında kitabın sonu ipucunu veriyordu ki bunun da haberini almış bulunduk imza gününde..Diğer bir imza gününde bulışmak dileğiyle :))
Yazımı burda sonlandırıyorum .Atladığım kısımlar elbet vardır ama çok da uzatmak istemiyorum .Hee bu arada kitabın kalan kısmını imza gününden eve dönünce bir solukta bitiriverdim .
O zaman annyong!
Bir de Ephesus Yayınlarına ve BKM Kitabevine bizi buluşturdukları için teşekkürleeeer!
Etiketler:
birtutamuzakdoğu,
bkm,
bkmkitabevi,
çatı katı edebiyatı,
didem duygu demir,
duygu_dd,
ephesus yayınları,
koredekiçatıkatımdansesleniyorum,
selocanlahertelden,
uzakdoğu
21 Ağustos 2016 Pazar
Gimbap (Kimbap) Yapıyorum
Yine ben geldimmmm .Bugünlük son yazım sanırım.Bitirebilirsem eğer musmtlu olucam da :)) Eveet uzuun uzun zaman önce bir kız kimbap yapmaya karar vermiş .Bir aydan fazladır beklediği yosunları ve sarma tahtası da geldiğine göre artık yapmalıyım demiş .Sonra sonuuuuuuç
Aslında Kimbap'ı ilk yediğimde zar zor yutmuştum .Yosunun baskınlığına alışık değilim tabii! Sonra ikinci deneyişte baktım çok kötü değil, üçüncü dördüncü derken sevmeye başlamışım.Arada sırada canımız çeker olmuş ,hele de dizi izlerken olsa da yesek falan..Yediğimiz yeri de buraya not düşeyim istiyorum , Bursa'daki arkadaşlarımızın bir kısmı biliyordur "Little Korea".Burayala ilgili de yazmayı düşünüyorum ama ona birazcık zaman var sanırım.Bilgi notumu da burda keseyim!
O zaman malzemeler;
Yosun - kaç parça kullandığımı hatırlamıyorum-
2 bardak pirinç - yapılışını Maangchi'nin tarifinde bulabilirsiniz - bi tık alayım
1 kutu konserve ton balığı - yağı süzülmüş-
2 - 3 yumurta - omlet yapmak için-
1 - 2 havuç - büyüklüğüne göre-
3 - 4 turşu
birkaç yaprak marul - benimki gibi pek ıslak kalmasın kullanırsanız sonra hoş şeyler olmuyor da :))
(Malzemeleri kendi zevkinize göre istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz pek tabii ^^)
Aslında omletimizi şeritler halinde kesmemiz gerekiyor ama benimkihenüz tavadayken mağduriyete uğradığı için parçalarıyla yetindim. Kestiğimiz havuçlarımı azıcık yağda döndürüyoruz. Turşularımzı ince dilimlere ayırıyoruz.Peki ya sonraaaaaaa
Bu da benim ilk denememdi , umarım ikincisi de olur yakında , markete gidemediğim için alamadığım bir iki şeyden dolayı yapamadığım arkadaşım Gamze'ye ithaf ediyorum bu yazımı da ! Esen kalın sevgili okurlarım , kimbapla kalın :))
Dur yaaa daha bitmemiştiii kii . Yaptıklarımdan okuldaki arkadaşlarıma da tattırdım ama en çok denetmek istediklerim maalesef o gün derse gelmemişlerdi .Aldığım tepkiler çok fena değildi açıkçası .Bir gün herkes sevecek haha.-Lakin bir yahut 2 sonraki gece baktığımda balıktan olsa gerek garip bir kokuya sahipti siz siz olun ,hüp diyebitirin hepsini . :)
Bu arada birincim de azıcık kalınca o hep yaptıkları pirinç topundan yaptım.İçine kalan balığımı ,turşuyu ve havucu tıkıştırıp mideye yolladım.Böyle de güzel yaaa. ^^
Notcuk :) aslında bu postu da 22 ağustos 2016 da Kore'deki Çatı Katımdan Sesleniyorum postumdan sonra yayınlamam rağmen ,önce yayınlanmış gibi çıkıyor.Nedenini bilemiyorum amaa olsun , haberini olsun dedimmm
Uzun Bacaklı Baba ~~~Daddy Long Legs- Jean Webster
"Kaldığı yetimhanenin mütevelli heyetinden bir hayırseverin kendisini koleje göndereceğini öğrendiğinde, Jerusha büyük bir heyecana kapılır; Jerusha Abbott, sıradan bir yetim, kolejde okuyabilecektir. Fakat, uyması gereken bazı kurallar vardır: bu hayırseverin gerçek adını asla bilmeyecek, ona her ay düzenli olarak okuldaki durumunu bildiren bir mektup yazacak, ama mektuplarına hiçbir karşılık verilmeyecektir. Kolej hayatında, yeni adıyla Judy, alışık olmadığı pek çok olayla karşılaşır ve bunların tümünü "Uzun Bacaklı Baba"sına yazmadan edemez. Oda arkadaşları, onu bilinmedik bir dünyaya doğru sürüklerler: sevgi dolu aileler, sosyetik partiler, balolar ve yakışıklı Jervis Pendleton'la gittikçe ilerleyen bir arkadaşlık ilişkisi... Judy, mektuplarında iç dünyasını ve sırlarını "Uzun Bacaklı Baba"ya açar, ancak kendisinden hiçbir cevap alamaz. Ta ki...
Bu on sekiz yaşındaki hayat dolu ve cesur kızın öyküsünü okurken, kendinizi onun dünyasında bulacak, onun esprili taraflarının yanı sıra, yüreğinin derinliklerinde gizlediği hüzünlerini de keşfedeceksiniz."
Bu on sekiz yaşındaki hayat dolu ve cesur kızın öyküsünü okurken, kendinizi onun dünyasında bulacak, onun esprili taraflarının yanı sıra, yüreğinin derinliklerinde gizlediği hüzünlerini de keşfedeceksiniz."
Merhaba arkadaşlar. Yine uzunca bir aradan sonra buradayım .Geçen hafta Trabzon'a gitmiştim. Genç Mimarlar Projesi kapsamında.Şöyleki , bulunduğum şehirden Trabzon' a varmam yaklaşık 18 saatimi alıyor- en uzun 13 saat kadar yolculuk yapmış bana inanın çok büyük bir deneyim oldu kendileri-. E malum yolumuz uzun , yapacak şey de pek olmaz diyerek bir süre önce aldığım lakin ucundan okuyup bıraktığım sevgili kitabım 'UZUN BACAKLI BABA' ya devam etmeye karar verdim. -Asında gidiş yolunda havanın kararması gibi minnak bir sorundan dolayı , e biraz da üşengeçliğimden elime almadım diyebilirim. Esas okumayı dönüş yolunda yaptım .İyi ki de yapmışım.
Kitabı keşfedişim aslında diziler sayesinde oldu.Sanırım ilk 'Coffe Prince ' ta duymuştum , arkasından birkaç dizi daha derken sanırım 'Doctors' dizisinde de duyduktan almaya karar verdim.Neydi acaba bu kadar etkileyici olan. - Filmini yaptıklarını da kitabı araştırırken görmüş bulundum-izledim mi ,hayır-_-,ardından birçok kişinin çizgifilmini izlerken hayran kaldıklarını hatta kitabın varlığından haberdar olduklarında almaya gittiklerinden bahseden yazılar yorumlar okuduğumda kendimi epten tutamadım.-
Kitabımız çocuk- gençlik kitabı olarak geçiyor. Yaşım zaten 20 ,kanunen çocukluk evremi geçmiş olsam da genç olmama söz yoktur sanırım.Zaten kitabın yaşı da olmaz ki...Her yaşta farklı bir anlam farklı bir bakış açısı söz konusu değil mi ? -Ağır roman veya kitapların yaşının olmasına katılıyorum lakin bahsettiğim çocuk kitabı olarak geçen kitapları ilerki yaşta okumanın nesi yanlış ki? ^^
Bundan sonrası belki spoiler olarak gözükebilir ama bahsetmeden bırakmak istemem.Kitabı ilk açtığımda beklediğim gibi bir şey değildi karşımdaki.Tam olarak ne umduğumu da bilmiyorum ama tarihleri atılmış sürüyle mektup değildi sanırım.O an dedim ya bitiremezsem , ya bu mektupları okumaktan sıkılırsam diye. Gözüme ilgi çekici gözükmemişti ama başladım..Okudukça aslında yanıldığımın farkına vardım.Bir kitabın başka birine anlatılmasını dillendirir gibiydi.-Burda cümleyi toparlayamayacağını farkeden kızçe pes ediyor-
Kitabımız tanıtım bülteninde de bahsedildiği üzere yetimhanedeki bir kızımızın hayatından bahsediyor.Aslında kitabı okumaya başladıktan kısa bir süre sonra sonunu tahmin edebliyorsunuz ama yine de okuyarak öğrenme isteğiniz bitmiyor.Çok da fazla detaya girmek istmiyorum aslında ama kitabın sizi etkileyeceğine eminim , sizi okurken keyif alacağınız ve gülümsetecek arada da düşündürecek cümleler bekliyor olacak.Şimdi doooğru kitapçıya ! Ruhunuzu beslemeye! Sırada devamı niteliğinde olduğu söylenen 'Sevgili Düşmanım' var .O da okunmayı bekliyor :))
Sanırım çizgi filmini de izlenecekler listeme almalıyım,henüz nereden izleyebileceğime bakmadım .Zor bulabileceğim bir şey umarım ki değildir. İzleyenleriniz ,okuyanlarınız varsa gelin beraber bu tatlış kitabı gündemimize koyalım ,üzerinde tartışalım belki de bir kısmınız çocukluğuna döner .Ne dersiniz?....
Bir sonraki yazıya kadar hoşçakalııın. Yazacak birçok taslak ama yazamayan bir blogger .Beni unutmayın çünkü bir süre internet erişimim olmayabilir !-hala birkaç günüm var !^^
10 Temmuz 2016 Pazar
Bi Kedi Gördüm Sanki!!!
Herkese tekrar merhabalaaaar.. Uzundur buralarda yoktum ... Şöyle ki , sevgili finallerim bayramdan 3 gün önce biterek , ramazanı farklı bir yönüyle tatırdı bana . Şükür yine de güzel bitirdik , hatta herkesin kabusu BÜTlere de kalmadım-geçen dönemden acısını biliyorum dostlarım , kalanlara Allah kolaylık versin-..Tekrar merhabalaşma faslını çok uzatmadan yazıma başlayayım en iyisi ^^
Bugünkü yazımda sizlere yeni yeni alıştığım bir yakışıklıdansöz edeceğim .Başlarda korkulu rüyamdı belki bir eve girebilmek için ammaaa şimdilerde o kadar da kötü değil diyebilirim. İşte ! Şimdi sizleri tanıştırma vaktidir!
Vee karşınızda Behçet! Nam-ı diğer Beco !
Diyeceksiniz ki sen niye tanıtıyorsun Beco'yu kimdir ,neyin nesi kimin fesidir? Şöyle diyeyim , eğer siz de benim gibi ailurofobiye sahipseniz -ne zaman bir kediyle uzun uzun bakışsanız kaçıyor yahut çığlığı basıyorsanız- hayatta bazı şeylerin eğlencesi kaçabiliyor! Behçet - sevgili arkadaşım Ayşegülcüğümün oğluşu olur kendisi- de bunu azaltmamdaki büyük etkenlerden biridir!
Nasıl başladı bilmem ama etkisinin büyük olduğunu düşündüğüm anımı sizinle paylaşıvereyim hemen... Akçay'a gitmiştik bir yaz , kaç yıl oldu hatırlamıyorum , küçüğüm ama ...Sonra tam yolda yürürken patili arkadaşla karşılaştık , aramızda uzuuuun uzun bakışma gerçekleşti .. O da karşıya geçmek istiyor , ben de...Konumu da belirteyim , onun gideceği yön batı , bense kuzeye gitmeye çalışıyorum.. Tabi önce kibarlık bende kalsın dedim o geçsin , sanırım o da aynı şeyi düşündü.. E peki ikimiz de karşı tarafın teklifi kabul edip aynı anda geçmeye çalışırsak !!!
BUM! Büyük çarpışma! Dizlerim yerle buluştu , sevgili pati arkadaş da bacaklarımın arasından kaçarak çöp kutusuna aldı soluğu -_- Az ağlamamıştım ,canımın acısının yanında kedi değmiş olduğu gerçeğine ağlamıştım sanırım , hastalık falan kaparım sanmıştım belki de...
Kediden korkan çoğu arkadaşın böyle bir anıı olduğunu düşünüyorum , tiksinen arkadaşalrın da olabilir bilemiyorum.. Ama lütfen ' ya nasıl korkarsın ' diye arkadaşlarımıza çıkışmayalım ... Bence onlar da sizin gibi sevebilmek , dokunabilmek belki de aslında bir bağ kurabilmek istiyorlardır... Çünkü ben de böyle hissediyorum...
Kolay değil ! Korkumdan apartman kapsının yanında duran çöp kutusuna önce uzaktan ayağımla vururdum ya da çöpü atabildiğim en uzak mesafeden atar kaçmaya hazırlanırdım - ki hala uzaktan atıyorum ama artık çöp kapının yanında değil haha :)))-...Düşünün ,sürekli tetikte dolaşıyorsunuz .Park bahçe ,açık alan ..kedi görünce ' ay ayağıma bi şey dokundu galiba , baba kediiiii!!!! , kovun bunu burdan ' nidalarının havalarda uçuşması...
Bir de kedili eve gitme sorunsalı! Belki de en büyüğü! Çünkü kaçacak yer yok , 'pist' desen gider mi ki.. Ev kedisi sonuçta ... bu yıla kadr sanırım belki belki kez girmişliğim vardır kedili eve ! Lisedeki arkadaşımın evine gitmiştik ,orda toplanıp okula geçecektik ...Sevgili Sakız , maşallah , pek uslu , yabanıya pek ellemezmiş , odada yatağın üstüne gömülüverdi.. hıştınmadı bile ,ortalıkta görmedim diyebilirim ,bu yüzden onu pek saymıyorum!
Gelelim dönüm noktama ! E anlatıyorum ya , Beco kankim! Az ekşınlar yaşamadık...
Nerden başlasam ki anlatmaya...
Ondan önce size aramızın daha iyi olduğu yakın zamandan bir fotoğraf daha göstereyim de , siz de görmelere doyamayın ponçik suratlıyı , maşallah pek de tombik , uykuyu da çok seviyor ...
Bu da ondan kaçmak için altına kaçtığım yorganın üstüne kurulup uyuduğu günden ,keyif yapışına imreniyorsunuz ^.^
İlk tanıştığımız zamanlarda , ne zaman görsem 'Ayşegüüüüüüüül , geliyoooo!' nidalarım evde çınlamıştır. Ayaklanacak olsam önce nerde diye bakarım, sandalyenin masanın alt kısmına denk gelen yerine çöreklendiğinde acaba buraya atlar mı düşüncelerim... Bir gün 'kedi evi' yapacağız , ama bilin bakalım nerde.. Siz anladınız tabii... - Genel olarak hayvanlardan nefret etmiyorum , sadece korkuyorum ama bu onları sevmiyorum ya da korumak istemiyorum anlamına gelmiyor , bunu burda belirteyim! Lütfen biz korkanları hayvan düşmanı bellemeyin! Sadece korkuyoruz^^ Sosyal mesajımı ilettikten sonra devam edeyim efenim...- Okuldaki Panteracığımıza bir ev yapalım dedik ..Nerde kalmıştım.. Heh! Malum evde maket bıçakları ıvır zıvırlar uçuşuyor ...Tam o sırlarda biimki yine ortalarda dolanmaya başladı.. Bne ne yaptım? Doğru! Kaçtım.. evin içinde dönelim durduğum doğrudur , bir ara maket bıçağının üstünden atlamışım bastım mı diye bi korku oluştu anlık ortamda! Şükür sağlamdım! Gel zaman git zaman , gerçekten gide gele ben ona lıştım , birbirimize demiyorum çünkü o ne düşünür bilemiyorum.. Benim yüzümden ne sıkıntılar yaşadı kuzucuk.. Balkona çıkarmalar, odalara koymalar .. Sanmayın eğlenceli... bir canlının sizin yüzünüzden bir yerde tutlması inanın hoş değil ama korkuya karşı koymak da bir o kadar zor... Sağolsun arkadaşım çok aşırı olan zamanlarda bunu yaptı ama genel olarak Behçetle takıldığımızı düşünüyorum! Öyle olmasa ona dokunacak kadar korkumu yenemezdim! EVET!DOKUNDUM!BEN!
Aslında demem şu ki kendimize bi şans verirsek belki de korkumuzu yenebiliriz , ben yendim dediğime bakmayın , azalttım olacak o ^^
Sevgili 'nasıl korkarsın ne yapacak ki sana' diyen arkadaşlar ve ' siz nasıl seviyorsunuz ya ' diyen arkadaşlar ...Kapışmayalım ..Sadece birbirimizi anlayalım..
27 Şubat 2016 Cumartesi
KİTAP AYRACI YAPIYORUM - SWEET BOOKMARKER
Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba arkadaşlar. Bir önceki yazımda ' en kısa zamanda ' demiştim ama kısmet olmadı. Araya giren finaller bir de büt'e kalan matematik derken tatilimin yaklaşık 1 hafta sonra biteceği gerçeğine uyandım. Dedim vaktimi düzgün harcayamadan bitiverdi. Uzun uzun zamanlar önce aldığım kitabıma doğru dürüst başlayayım dedim. Geçen yıl hazırlık okuyunca , bu yıl da unutmayalım ama bunun için bir şeyler yapalım dedik. Pek sevgili bir arkadaşımdan çıktı İngilizce kitap fikri . Tamam dedik , başladık aranmaya. O zaten belirledi kafasında ,kaptı kendininkini. Ben... Kitapçının birini gittim diğer bir arkadaşla. Kaç saat aradığımı anlatamam. İnternetten içerik bakm-
lar , bunun konusu güzel değil diye bırakmalar derken 1Q84 gözüme çarptı , daha doğrusu MURAKAMI! Adını hep duyduğum ama hiç okumadığım adam! Arkasını okumaya geçtim hemen ,aman dedim ben bunu istiyorum! Ama bu çok kalın ...... Olsun okurum! Ama İngilizce..O arada arkadaşımdan gelen tepki ' E sen bunu bitirirsen oldu ' ( Çaktırmayın tam cümleyi hatırlamıyorum da konu belli , bitirirsem pro olacağım inancı ! hahaha ) Sonra geldim fiyatına .. Ama buna bu kadar verilir mi? Döndüm diğerlerine baktım tekrar. ' O kadarcık kitaba vereceğime buna vereyim de değsin dedim ve ALDIM.Cidden ne zamana bitecek bilmiyorum! Uzun lafın kısası diyeceğim de ben onu becerememişim pek.Neyse! Odama gittim ayraç aranıyorum . Geçen yıl almıştım bir tane ,ortalıklardaydı ama nerde? Sonuç: Bulamadım.
Akşam hatta gece geldi çattı . Ablam facebookta dolanırken görmüş. Bak çok tatlı dedi. Tabi hemen katıldım ona ' ay ne cici '. O an dank etti . Hadi dedim yapayım sana ! Çıkardım yine ne varsa! Annem diyor yani topladım yine mi dağıtıyorsun !
Nasıl olacak bu iş diyorsanız , kısaca geçeyim hemen ^^
Öncelikle elimize boyuna kendiniz kara verceğiniz Sonra köşelerden üçgen olacak şekilde
kare bir kağıt yahut kartonumuzu alıyoruz. katlıyoruz. (Başta videoyu unutup yanlış
katladığım doğrudur.)
Arkasından sağ ve sol köşeleri üst köşeye Burada çekmeyi unuttuğum kısım var
doğru katlıyoruz. Katladığımız kulakları açıp kuaklar hariç
kalan kareyi de aşağı doğru üçgen olacak
şekilde katlıyoruz ve kulakları şekildeki
gibi içine doğru katlayıp gizliyoruz.
Ardından üstünü istediğimiz gibi süslüyoruz. Ben videoda gördüğüm şekilde yaptım.
Link isteyen arkadaşlar olursa buraya!
Okuduğunuz için teşekkür ederim!
Bir sonraki yazıya kadar hepiniz Allah' a emanet.
11 Ocak 2016 Pazartesi
BİLGİLENDİRME - ANNOUNCEMENT
Merhaba arkadaşlar , şimdi size blog üzerinde uygulamak istediğim bir şeyden bahsetmek istiyorum . Bundan sonra yazılarımı İngilizce'leri ile paylaşmak istiyorum.Belki tam çeviri değil ama az çok neyden bahsettiğim belli olsun istiyorum. Şimdilik Türkçe yazarken bile yanlışlarım oluyor , ki ben arkadaşlarımla mesajlaşırken bile sürekli yanlış yazarım .Çoğu arkadaşım alışmış durumda olduklarından genelde ne yazıyor diye sormuyor ama nadir de olsa arada abartıp karman çorman yollayabiliyorum.Sanırım hızlı yazmaya çalıştığım için başıma geliyor bu . Kendimce yeni bir dil ortaya çıkardığımı da eklemekten hiç çekinceleri yok. Durumum vahim görünse de azalttığımı düşünüyorum ama karşı tarafa sormak lazım tabi bir de .
Uzun lafın kısası ,bazı yabancı arkadaşların da okuyabilme ihtimaline karşın bunu yapmayı istedim. Konuştuğum bir Koreli arkadaşa bahsettiğimde ,bakmak istediğini ama Türkçe olduğu için anlayamayacağını belirtmişti. Ondan sonra aklıma düşen bir şey oldu zaten.İngilizcem harika değil- kendi dilimiz de bile hala hata yapıyorken - ama elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağım.Şimdiden olabilecek hatalardan ötürü özür dilerim. Ayrıca eski postlarıma da - hepi topu 2 tane yayınlayabilmişim ,niye? çünkü konuya karar veremiyorum :) - bunu uygulamayı düşünüyorum ve elimden geldiğince devam edeceğim.
Vaktinizi ayırıp ,yazımı okuduğunuz için teşekkürler... :)
En kısa zamanda yeni yeni postlarla dönmek dileğiyle....
Hello guys! Now, i would like to mention you something about that i wanna do it on my blog! From now i will share my posts with English version . Maybe it won't be exact translate but i would like to show what im writing overall. Even i use Turkish ,i usually misspell . And i also misspell while we are messaging each other, i do this and most of my friends don't ask what you mean because they are accustomed .I guess it is just because of that i'm trying to be fast! That's all. Haha .My friends also add this I created a new language by myself with my misspelling! My situation looks horrible but i think i better now but maybe we need to ask other side.
Actually , i wanted do this ,because i wanted my foreign friends to read my blog! When i mentioned that i've started to write on a blog,she indicated that she wouldn't able to understand because I would write in Turkish. Then i thought ,it would be good if i put some English ! My English is not very good but i will do my best! I apologize for every mistakes from the beginning.
Also ,i want to update my last post to add English part .- Thre are just 2 posts i wrote before,why ? Because i can't make a decision about what i should write!- I will try to continue to do that !
Thank you everyone to read my text, you spent your time for me , it is my pleasure ,thanks again :)
I hope i will see you soon with my new posts...
Uzun lafın kısası ,bazı yabancı arkadaşların da okuyabilme ihtimaline karşın bunu yapmayı istedim. Konuştuğum bir Koreli arkadaşa bahsettiğimde ,bakmak istediğini ama Türkçe olduğu için anlayamayacağını belirtmişti. Ondan sonra aklıma düşen bir şey oldu zaten.İngilizcem harika değil- kendi dilimiz de bile hala hata yapıyorken - ama elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağım.Şimdiden olabilecek hatalardan ötürü özür dilerim. Ayrıca eski postlarıma da - hepi topu 2 tane yayınlayabilmişim ,niye? çünkü konuya karar veremiyorum :) - bunu uygulamayı düşünüyorum ve elimden geldiğince devam edeceğim.
Vaktinizi ayırıp ,yazımı okuduğunuz için teşekkürler... :)
En kısa zamanda yeni yeni postlarla dönmek dileğiyle....
Hello guys! Now, i would like to mention you something about that i wanna do it on my blog! From now i will share my posts with English version . Maybe it won't be exact translate but i would like to show what im writing overall. Even i use Turkish ,i usually misspell . And i also misspell while we are messaging each other, i do this and most of my friends don't ask what you mean because they are accustomed .I guess it is just because of that i'm trying to be fast! That's all. Haha .My friends also add this I created a new language by myself with my misspelling! My situation looks horrible but i think i better now but maybe we need to ask other side.
Actually , i wanted do this ,because i wanted my foreign friends to read my blog! When i mentioned that i've started to write on a blog,she indicated that she wouldn't able to understand because I would write in Turkish. Then i thought ,it would be good if i put some English ! My English is not very good but i will do my best! I apologize for every mistakes from the beginning.
Also ,i want to update my last post to add English part .- Thre are just 2 posts i wrote before,why ? Because i can't make a decision about what i should write!- I will try to continue to do that !
Thank you everyone to read my text, you spent your time for me , it is my pleasure ,thanks again :)
I hope i will see you soon with my new posts...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)